Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin 22. Taraflar Konferansı (COP22) Fas’ın Marakeş şehrinde devam ediyor.
Marakeş İklim Zirvesi’nde bir yandan 4 Kasım’da yürürlüğe giren Paris Anlaşması’nın uygulama dönemine ilişkin ilkeler müzakere edilirken diğer yandan da enerji sektöründe dönüşümün çerçevesi ortaya koyuluyor. Zirvede Türkiye güneş enerjisi sektörü GÜNDER tarafından temsil ediliyor. GÜNDER düzenlediği yan etkinlikler ve yabancı heyetlerle görüşmelerinde Türkiye’nin güneş enerjisinin gelişimi için sahip olduğu teknik ve ekonomik potansiyeli ortaya koyuyor.
Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadele hedeflerinin artırılması için güneş enerjisinin çok büyük bir fırsat sunduğunu olduğunu belirten GÜNDER Genel Sekreteri Faruk Telemcioğlu’na göre Avrupa’nın güneş enerjisi potansiyeli açısından en zengin ülkesi olan Türkiye’nin düşük karbonlu ekonomiye geçişinin anahtarı güneşte.
Güneş enerjisinden sıcak su üretiminde dünya dördüncüsü olan Türkiye’nin güneşten elektrik üretiminde de liderliğe oynamaması için hiçbir neden yok. Bu dönüşümün ekonomik altyapısı hazır. Fotovoltaik güneş enerjisi maliyetleri 2008 – 2015 döneminde yüzde 80 oranında düşüş gösterdi. Analizlere göre önümüzdeki 25 yılda maliyetlerde yüzde 60 oranında ek düşüş yaşanması, güneş enerjisinin 2020’li yıllardan itibaren pek çok ülkede en düşük maliyetli elektrik üretim teknolojisi olması öngörülüyor.
Türkiye’nin 2023 enerji hedeflerin çerçevesinde bugün itibariyle 750 MW olan güneş enerjisi kapasitesinin 5.000 MW’a çıkması hedefleniyor. Bu hedeflerin yükseltilmesi işten bile değil. Avrupa Güneş Enerjisi Birliği Türkiye’nin 2020 yılında Avrupa’daki yıllık fotovoltaik güneş enerjisi pazar payının yüzde 17’sine denk gelecek bir büyüklüğe erişeceğini, toplam kurulu gücün ise 8.700 MW’a ulaşacağını öngörüyor.
İklim Zirvesi’nde Türkiye’nin güneş enerjisi potansiyelini ortaya koyan Faruk Telemcioğlu’na göre ise Türkiye’nin 2030 yılında 15 bin MW kurulu güce ulaşması mümkün. Güneş enerjisinin payının artışı doğalgaz ve taş kömüründe yüzde 90’ın üzerinde dışa bağımlı olan Türkiye’nin enerji arz güvenliği açısından büyük önem arz ediyor.
Bununla beraber, güneşin faydaları enerji politikasını aşıyor. Analizlere göre üretilen birim elektrik başına güneş enerjisi kömür ve doğalgazın sekiz, nükleer enerjinin yedi katı istihdam yaratma potansiyeline sahip olduğunu belirten Faruk Telemcioğlu, YEKA (Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları) modelinin Türkiye’nin öncelikli sorunlarından birisi olan istihdamın artırılması ve güneş enerjisi sanayisinin gelişimi için de çok önemli bir fırsat sunduğunu ortaya koyuyor.