Türkiye’nin Güneş Enerjisi İstihdamına Yön Veren Kilometre Taşları, GÜNDERMYM ile Tamamlanıyor!

*GÜNDER tarafından kurulan GÜNDER Mesleki Yeterlilik Merkezi Ekibi ile gerçekleştirilen röportaj, Solar.ist web sitesinde yayında! Sizin bakış açınızla yeşil dönüşüm nedir? Bizim için dönüşüm, değişime olan ihtiyaç ve...

440 0
440 0

*GÜNDER tarafından kurulan GÜNDER Mesleki Yeterlilik Merkezi Ekibi ile gerçekleştirilen röportaj, Solar.ist web sitesinde yayında!

Sizin bakış açınızla yeşil dönüşüm nedir?

Bizim için dönüşüm, değişime olan ihtiyaç ve bir ilerleme azmi; bu hareketin yeşil bir dönüşüm olması ise doğaya ve geleceğe olan saygının bir göstergesidir. Yeşil dönüşüm, ekonomik olarak sürdürülebilir bir büyümeye odaklanan, fosil yakıtların ve doğal kaynakların aşırı tüketimine dayanmayan bir ekonomiye doğru değişimi ifade ediyor. Sürdürülebilir ekonominin temelleri de döngüsel ekonomiye ve biyolojik çeşitliliği destekleyen düşük karbonlu çözümlere dayanıyor.

İklim değişikliği ile ortaya çıkan olumsuz etkilerin azaltılması ihtiyacı, karbon emisyonlarının çoğunluğundan sorumlu enerji sektörünün dönüşümünü özellikle gerektiriyor. Bu doğrultuda, teknolojik gelişmelerin katkısıyla fosil yakıtlardan sıfır karbon emisyonlu temiz teknolojilere doğru yaşanan dönüşümü, enerji dönüşümü (energy transition) olarak ifade edebiliriz.  Enerjiye olan talep küresel düzeyde hızla artmaya devam ederken, bu dönüşümde tüketicilerin enerjiye kesintisiz ulaşabilmeleri için arz güvenliğinin ve enerjiye uygun maliyetli erişimin sağlanması, enerjinin temiz ve sürdürülebilir kaynaklardan temin edilmesi gibi temel konuları içeriyor.

Belgelendirme Müdürü: Onur BURSALI Kalite Yönetim Temsilcisi: Nur KILIÇ Sınav Yapıcı: Samet BOZ

Dünya’da yeşil dönüşüm adına gerçekleştirilen faaliyetler nelerdir?

Öncelikle, yeşil dönüşüme odaklanan küresel faaliyetleri şu şekilde özetleyebiliriz:

  • Düşük Karbon Salımı (Fosil yakıtların aksine düşük veya sıfır karbon salımıyla enerji üretir)
  • Sürdürülebilir Enerji Üretimi (Yenilenebilir enerji kaynakları tükenmez ve doğada yenilenebilir özelliklere sahiptir)
  • Enerji Güvenliği ve Bağımsızlık (Yerel kaynaklardan üretildiği için enerji bağımsızlığını artırır)
  • Hava ve Su Kirliliğinin Azalması (Hava ve su kirliliğini azaltarak çevresel kaliteyi artırır)
  • Enerji Verimliliği ve Teknolojik İlerleme (Enerji verimliliğinin artırılması ve teknolojik yeniliklerin teşvik edilmesi için fırsatlar sunar)
  • Yerel Ekonomik Kalkınma (Yerel işgücü istihdamını artırarak ekonomik kalkınmaya katkı sağlar)
  • Enerji Maliyetlerinin Azaltılması (Uzun vadede enerji maliyetlerini düşürerek ekonomik açıdan avantaj sağlar)
  • Uluslararası Taahhütlerin Karşılanması (uluslararası iklim anlaşmalarına uyum sağlamak ve karbon hedeflerine ulaşmak için fırsat oluşturur)
  • Çeşitli Enerji Kaynaklarının Kullanımı (Farklı yenilenebilir enerji kaynakları (güneş, rüzgar, hidroelektrik, biyokütle vb.), enerji portföyünün çeşitlenmesini sağlar)
  • Gelecek Nesillere Temiz Bir Dünya Bırakma (Daha temiz bir çevre ve sürdürülebilir bir dünya bırakılmasını sağlar)

 Günümüzde, enerji yoğun sektörlerde karbonsuzlaştırma ihtiyacı, enerji dönüşümü için küresel çapta artan bir ihtiyaca yol açmış durumdadır. Kuşkusuz bu küresel dönüşüm, uygun kamu politikalarının uygulanması, finansal modellerin oluşturulması ve en son teknolojilerin geliştirilmesi ile sağlanabilir. Bu çabaların ülkelerin gelişmişlik düzeyi, ekonomik yapıları ve kamu politikalarına göre çeşitlendiğini ve hızlanıp yavaşlayabildiğini belirtmeliyiz.

Bu faaliyetlerin geçmişini, 70’li yıllarda Petrol Krizi ile gelişen farkındalık sürecine, 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine ve Paris Anlaşması’na kadar geniş bir çerçevede ele almak mümkün. Kısaca özetmek gerekirse, 1972 yılında “Büyümenin Sınırları (Limits to Growth) Raporu”nun yayımlanması ve Stockholm’de gerçekleştirilen BM Çevre Konferansı bu alanda atılan ilk küresel adımlardır. Stockholm Konferans sayesinde, sosyo-ekonomik yapıları ve gelişme düzeyleri farklı olan birçok ülke, “çevre” konusunda ilk defa bir araya gelmiştir.  Sürdürülebilir kalkınma kavramının ilk resmî tanımının yapıldığı Brundtland Raporu’nun ardından 1992’de gerçekleşen Rio Konferansı’nda çevre ve kalkınmaya yönelik stratejiler detaylıca incelenmiş 21. yüzyılın gündemi (Gündem 21) belirlenmiştir. Kyoto Protokolü ile birlikte küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda mücadelenin çerçevesi tespit edilmiştir. 2000 yılında gerçekleştirilen BM Binyıl Zirvesi’nde BM’nin önderliğinde Binyılın Kalkınma Hedefleri belirlenmiştir. 2002 yılına gelindiğinde Rio Konferansı kararlarının uygulanmasında daha etkili sürdürülebilir kalkınma stratejilerinin oluşturulması hedefiyle Johannesburg’ta Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi gerçekleştirilmiştir[1].

Binyıl Kalkınma Hedefleri’nin devamı niteliğinde, 27 Eylül 2015 tarihinde, New York’ta, 17 hedef ve 169 alt hedef olarak “Gündem 2030: BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKH)” kabul edilmiştir. 2030 yılı Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile yeni bir küresel kalkınma çerçevesi çizerek sürdürülebilir şehirler, iklim değişikliği, kuraklıkla mücadele, biyolojik çeşitliliğin korunması gibi çevre konuları sürdürülebilir kalkınma gündemine alınmıştır. Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinde yer alan 6,11, 13, 14 ve 15 numaralı hedefler yeşim dönüşümün büyük bir parçasınını oluşturmaktadır. Bu hedefler sırasıyla:

    • SKH 6: Suyun ve sıhhi koşulların erişilebilirliği ve sürdürülebilir yönetiminin güvence altına alınmasını;
    • SKH 11: Şehirlerin kapsayıcı, güvenli ve sürdürülebilir yapılandırılmasını;
    • SKH 13: İklim değişikliği ve etkileriyle mücadele için acilen eyleme geçilmesini;
    • SKH 14: Okyanuslar, denizler ve su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımını;
    • SKH 15: Kara ekosistemlerinin korunmasını, iyileştirilmesini ve sürdürülebilir kullanımının teşvik edilmesini, sürdürülebilir orman yönetimini, çölleşmeyle mücadeleyi, arazi bozulumunun durdurulmasını ve geriye çevrilmesini, biyolojik çeşitlilik kaybının durdurulmasını öngörmektedir.

Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine ilişkin kaydedilen ilerlemeleri içeren rapor, her yıl BM Genel Sekreteri tarafından yayımlanmaktadır. Birden fazla ve eşzamanlı gerçekleşen sağlık, iklim, biyolojik çeşitlilik, jeopolitik ve askeri krizler, küresel olarak sürdürülebilir kalkınma için büyük engeller olduğundan dönüşümün hızını da etkilemektedir. Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı (SDSN) 2022 Raporu, BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına finansman sağlamak için acilen küresel bir plan gerektiğini ifade etmektedir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kapasitesini artırarak depolama ve yeşil hidrojen teknolojilerinin birleştirilmesi sayesinde, söz konusu dönüşümün hızlandırılması ve bu teknolojilerin maliyetlerinin 5-10 yıl içinde kamusal boyutlara taşınması mümkün görünse de faaliyetlerin ve dönüşümün hızı her ülke için farklılık arz etmekte, politik ve ekonomik gelişmelerden etkilenmektedir.

Dünya’da bu kapsam yeni terimler ve yeni meslekler ortaya çıkmış mıdır?

 Enerji dönüşümü ile hedeflenen yenilenebilir enerji kaynaklarının payındaki artış ve daha verimli enerji sistemleri enerji tedarik zincirinin tamamında yeni iş fırsatları yaratmaktadır. Yeşil dönüşümün kaçınılmaz olduğu günümüzde, bu kapsamda pek çok meslek ve kavram ortaya çıkmaya devam ediyor. Örneğin; sürdürülebilir faaliyetler için “AB taksonomisi”, Avrupa Yeşil Anlaşması bağlamında hangi yatırımların çevresel olarak sürdürülebilir olduğunu açıklığa kavuşturmak için oluşturulan bir sınıflandırma sistemidir. Ayrıca, çevreye duyarlı tasarım, politika ve teknoloji uygulamalarında çalışanların “yeşil yakalı” olarak vurgulandığı bir dönemdeyiz. Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nda yer alan tanıma göre[2], yeşil yakalı meslekler imalat, tarım, hizmet ve Ar-Ge sektörlerinde insanlığın karşı karşıya olduğu çevresel tehditleri gidermeyi amaçlayan meslekleri ifade ediyor.

2021’de ABD Çalışma İstatistikleri Bürosu, aşağıdaki yeşil yakalı işlerin önümüzdeki on yılda en fazla büyüme göstereceğini açıkladı.[3]:

  • Kirliliğin temizlenmesine ve atıkların azaltılmasına yardımcı olmak için Çevre Bilimcileri ve Uzmanları,
  • Toksik kimyasalları azaltmanın ve çevreyi izlemenin yollarını bulmak için Yeşil Kimya Kimyagerleri
  • Zararlı kimyasalları ve maddeleri temizlemek için Tehlikeli Madde Uzmanları
  • Kirlilik kaynaklarını belirlemek ve temizlemek için Çevre Mühendisleri ve Koruma Teknisyenleri
  • Daha az gübre veya böcek ilacı gerektiren veya biyoyakıt üretebilen mahsullerin geliştirilmesine yardımcı olmak için Biyokimyacılar
  • Güneş enerjisi sistemlerini monte eden ve bakımını yapan güneş enerjisi tesisatçıları
  • Daha verimli HVAC (Isıtma, Havalandırma ve İklimlendirme) sistemlerinin kurulması için Teknisyenler
  • Sürdürülebilir inşaat, yeşil ulaşım ve sürdürülebilir tarım konularında Uzman Yönetici ve Teknisyenlere ihtiyacın artacağı öngörülüyor.

Yenilenebilir enerji sektörü istihdamına ise doğrudan ya da dolaylı pek çok meslek açısından bakmamız mümkün. Sınırda Karbon Düzenlemesi, Yeşil Hidrojen, Depolama Teknolojiler, Elektrik Araçlar ve Akıllı Şebekelerin yanı sıra Kentsel Ölçekte ve Kooperatif Boyutlu Topluluk Enerjisi Sistemleri gibi alanlarda istihdam fırsatlarının artacağını ve tarım sektöründen şehir planlaması ve kentsel dönüşüm alanlarına kadar uzmanlık ihtiyacının yüksek olduğunu belirtebiliriz: Yenilenebilir Enerji Danışmanlığı, Yenilenebilir Enerji Mühendisliği,  Yeşil Pazarlama Danışmanlığı, Iklim Teknolojisi Uzmanı, Karbon Satış, yakalama ve Depolama Uzmanlıkları, Yeşil Insan Kaynakları Yöneticiliği, Çevre ve Enerji Hukuku Uzmanlığı, Mühendis, Teknisyen, Elektronik Bakım Teknisyeni, Güneş Enerjisi Filo Yöneticisi, Güneş Enerjisi Servis Teknisyeni, Solar PV Yükleyici, Panel Üretim Temsilcisi, Güneş Enerjisi Satış Temsilcisi, Güneş Enerjisi Saha Denetimcisi, Kalite Güvence Uzmanı, Yazılım Ve Bilgisayar Teknolojileri Uzmanı, Depolama Teknolojileri Uzmanı, Enerji & İklim Gazeteciliği gibi meslekleri sayabiliriz.

Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) ve Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) iş birliğinin ürünü olan Yenilenebilir Enerji ve İstihdam Yıllık İnceleme 2023 raporuna göre, dünya çapında yenilenebilir enerji istihdamı 2021’den bu yana bir milyon artarak 2022’de 13,7 milyona ulaştı.[4] Her yıl yayınlanan raporun 2023 yılı analizinde, yenilenebilir enerjinin giderek daha fazla yatırım çektiği ve giderek artan sayıda ülkede istihdam sağladığı belirtildi. Yenilenebilir Enerji (YE) sektöründeki en büyük istihdam kaynağı 2022 yılında olduğu gibi bu yıl da Güneş Fotovoltaik (FV) olurken 4,9 milyon işe, başka bir deyişle, yenilenebilir enerji sektöründeki toplam iş gücünün üçte birinden fazlasına ulaştığı açıklandı. Hidroelektrik ve biyoyakıtlar, her biri yaklaşık 2,5 milyon olmak üzere 2021’dekine benzer sayıda istihdama sahipken onları 1,4 milyon istihdamla rüzgâr enerjisi takip ediyor.

Raporda gençler, azınlıklar ve dışlanmış gruplar için eğitim ve öğretimin genişletilmesi ve kariyer fırsatlarının artırılması ihtiyacının altı çiziliyor. Adil ve kapsayıcı bir enerji geçişi için daha fazla toplumsal cinsiyet eşitliği şart olduğunu vurgulayan raporda, şu anda yenilenebilir enerji sektöründeki işlerin erkekler ve kadınlar arasında eşitsiz bir şekilde dağılmış durumda olduğu ifade ediliyor. Hali hazırda işlerin %40’ının kadınlara ait olduğu güneş enerjisi teknolojileri ise diğer sektörlerle karşılaştırıldığında, en iyi cinsiyet dengesine sahip sektör olarak ön plana geçiyor. Yenilenebilir enerji birçok ülkede yeni iş yaratmaya öncülük ederken önceki yıllarda olduğu gibi istihdam özellikle Çin’de (küresel YE istihdamının %40’ı) yoğunlaşıyor. Çin’in ardından en çok YE istihdamına ev sahipliği yapan ülkeler; Brezilya, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, Hindistan ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) olarak sıralanıyor. IRENA raporunda, Türkiye’de 26.000-30.000 kişinin güneş FV alanında ve 13.000 kişinin rüzgar enerjisi alanında çalıştığı tahmin ediliyor.

Ülke olarak yeşil dönüşümde hangi noktadayız?

Halihazırda bu dönüşümün bir parçası olan Türkiye, kendi enerji dönüşümü için gerekli adımları atmaya başlayarak elektrik sistemi dönüşümünü ivedilikle sürdürmektedir. Enerjiye talep küresel düzeyde hızla artmaya devam ederken, bu dönüşümde tüketicilerin enerjiye kesintisiz ulaşabilmeleri için arz güvenliğinin ve enerjiye uygun maliyetli erişimin sağlanması, enerjinin temiz ve sürdürülebilir kaynaklardan temini temel konuları teşkil ediyor. 2021 yılı, Paris İklim Anlaşması’nın onaylanması ve 2053 yılı için net sıfır emisyon hedefinin açıklanmasıyla, Türkiye’nin enerji tarihinde önemli bir yer edindi. Karbon nötr bir ekonomiye geçişin sağlanması için enerji sektörü emisyonlarının sıfırlanması en öncelikli hedef olarak değerlendirilebilir. Enerji sektörü Türkiye’nin toplam karbondioksit (CO2) emisyonlarının yaklaşık %87’sinden sorumlu. Bu durum, iklim değişikliği ile mücadele perspektifinden sektörün karbonsuzlaşma sürecinin aciliyetini artırıyor. Türkiye’nin 2053 yılında karbon nötr bir ekonomiye geçiş yapabilmesi için elektrik üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının payını artırması, diğer yandan enerjinin son kullanıldığı alanlarda fosil yakıtların yerini yenilenebilir kaynaklardan üretilen elektriğe bırakması önem taşıyor. Bunun yanında, tüm sektörlerde enerji verimliliğindeki artışın hızlanması, ulaştırmanın ve ısıtmanın elektrifikasyonu ile birlikte bunlara yönelik altyapı ve teknoloji gelişiminin ivmelenmesine ihtiyaç duyuluyor.

SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi tarafından hazırlanan ‘Türkiye Enerji Dönüşümü Görünümü 2021’ raporunda[5] bahsedildiği üzere, Türkiye enerji tüketimine ilişkin son yayımlanan enerji denge tablolarına göre 2020 yılında bir önceki yıla kıyasla nihai enerji tüketiminde %2,5 oranında artış yaşanmış, nihai enerji tüketimi 113,6 milyon ton eşdeğer petrol’e (tep) ulaşmıştır. Sanayi sektörü, enerji tüketimi en yüksek sektör olarak öne çıkmakta ve 2020 yılındaki toplam enerji talebinin %32’sini kapsamaktadır. Rapora göre, 2002’de hidroelektrik dışındaki yenilenebilir enerji kaynaklarının kurulu güç içindeki payı sıfıra yakınken 2021 sonunda bu oran %23’e ulaşmıştır. 2021 sonu itibarıyla Türkiye’nin toplam kurulu gücü içinde yenilenebilir enerji kaynaklarının payı %54’e ulaşırken üretim içinde yenilenebilir kaynakların payı, %17’si hidroelektrik dışı kaynaklar olmak üzere %36 olmuştur. 2021 yılında toplam elektrik üretimi 331 TWh’e ulaşırken yenilenebilir enerji kaynakları 118 TWh ile toplam üretimin %36’sını karşılamıştır. Elektrik üretiminde ithal fosil yakıtların payı ise %52 olmuştur. Türkiye’nin enerji ürünleri ithalatı ise 2021 yılında 2020’ye kıyasla %57 artarak 50,6 milyar dolara ulaşmıştır. Türkiye’nin enerji dönüşümü hedefleri kapsamında, ithal fosil yakıt bağımlılığını azaltması, hem enerji arz güvenliği hem de dış ticaret açığının azaltılması açısından önemini korumaktadır.

En güncel veriler ile güneş enerjisi sektörünün gelişimine baktığımızda ise Türkiye güneş enerji santrali (GES) kurulu gücü 29 Şubat 2024 tarihinde 11.920 MW değerine ulaştı.[6] Türkiye’de özellikle güneş enerjisinden elektrik üretimini teşvik eden mevzuat düzenlemelerinin yayımlanmasının ardından, güneş enerjisine yönelik yerli imalat sanayisindeki gelişmeler de hızlanmıştır. Türkiye’deki FV modül üretimi 10 yıl içerisinde genişleyerek 3 modül fabrikasından 60’ın üzerinde üreticiye ulaşmıştır. Türkiye bulunduğu konum sebebiyle dünyada çok sayıda ülkeye ulaşabilecek bir yerdedir. Üretim maliyetleri, sektördeki son durum, gelişen bir pazar olması, yerli üreticinin nasıl korunduğu bu noktada çok önemlidir.

Mevcut Güneş Paneli Üreticilerinin toplamda 25-30 GW yıllık üretim kapasitesi olduğu bilinmektedir. Başta güneş enerjisi olmak üzere, yenilenebilir enerji birçok ülkede istihdama ve yeni iş yaratmaya öncülük ediyor. Güneş paneli fabrikalarında yaklaşık 15.000 kişi, panel fabrikalarının yan sanayisinde yaklaşık 8.000 kişi, Konstrüksiyon ve Alüminyum sektöründe 5.000’ e yakın kişi ve Montaj-Kurulum alanında 15.000 kişi istihdam edilmekte olup Türkiye’deki FV Güneş Enerjisi istihdamının 40.000 – 45.000 aralığında olduğu belirlenmiştir. Güneş enerjisi sektörüne bir bütün olarak bakarsak, doğrudan 150 bin kişilik, dolaylı olarak da 200 bin kişilik istihdam sağlandığını görüyoruz. Biz bu noktalara ulaşan ve her geçen gün büyüyen güneş enerjisi sektörümüzü, bu dönüşümün en önemli unsurlarından biri olarak kabul ediyoruz.[7]

Enerji dönüşüme yönelik geliştirilen ulusal politikalara baktığımızda, 2024-2028 dönemini kapsayan 12. Kalkınma Planı TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi ve plana göre, güneş enerjisi kurulu gücünün 2023 sonunda 11.350 MW’a, 2028 yılında ise 30.000 MW’a ulaşması öngörülüyor[8]. Çatı tipi GES’lerin artması, yeni yapılacak konutlarda GES zorunluluğu getirilmesi, sektörün gelişimi için Serbest Piyasada Yatırım İmkanı, Yenilenebilir Enerji Tedarik Anlaşmaları, Çatı Kiralama, Hibrit Tesisi Kullanımının Geliştirilmesi, Elektrikli Araçların hayatlarımıza hızlanarak katılması, Yeşil Hidrojen gibi destekleyici depolama teknolojileri geliştirilmesi ve yeni YEKA GES’lerin hayata geçirilmesi beklenen bu kurulu güç hedeflerine ulaşmada önemli birer atılım olacaktır. Yerel halk ve işletmeler için yenilenebilir portföy standartlarının getirilmesi, feed-in tarifeler, düşük faizli kredi modelleri, vergi teşvikleri gibi finansman modellerinin kurulmasına öncülük edilerek yenilenebilir enerji kooperatifleri gibi topluluk enerjisi (Community Energy) uygulamaları ile daha adil, uygun fiyatlı ve erişilebilir modeller kurulmasına da öncülük edilebilir.

Sizler Mesleki Yeterlilik Kurumundan sınav ve belgelendirme için yeşil dönüşüm kapsamında sıralanabilecek alanlarda yetki aldınız. Bu bağlamda ülkemiz açısından yeşil dönüşüme ulusal yeterlilik sistemi ve sizin katkılarınız neler olacak?

2018 yılına uzanan proje hazırlık süreci ardından, 2020 yılı sonu itibariyle GÜNDER tarafından yürütülen proje sayesinde, Türkiye’nin güneş enerjisi sektörünün istihdamına yön veren önemli kilometre taşları tamamlandı. 2023 Nisan ayında tamamlanan projede, Fotovoltaik Güç Sistemleri Personeli (Seviye 4-5) ve Güneş-Isıl Sistem Personeli (Seviye 4-5) mesleklerinde Ulusal Meslek Standartları ve Ulusal Yeterlilikler, Sektör Uzmanlarının ve Temsilcilerinin katıldığı çalıştaylarda görüşülerek yenilendi.

GÜNDERMYM, güneş enerji sektöründe çalışan ve çalışmak isteyenlerin sahip olması gereken asgari standartları, ulusal ve uluslararası yeterlilikleri sağlamasına katkı sunuyor. Ulusal Yeterliliklere İlişkin Europass Sertifikası kapsamında gerek yurt içinde gerekse Avrupa Birliği’nde istihdamın doğru yönetilmesi ve iş güvenliğinden en üst düzeyde faydalanılmasına olanak sunan GÜNDERMYM, güneş enerjisi sektörünün sınav merkezi olarak, Siz Değerli Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) tarafından 1 Mart 2023 tarihinde yetkilendirildi.

Enerji dönüşüm sürecine yönelik yatırım stratejilerinin hızla geliştirildiği günümüzde, yenilenebilir enerji sektörünün doğru şekilde gelişmesi ve istihdama katkı sağlanması amacıyla hizmet sunuyoruz.  Yenilenebilir enerji sistemleri, iklim değişikliği, nitelikli işgücü, kadın istihdamı, toplumsal cinsiyet eşitliğini teşvik eden politika ve uygulamalar, işgücü çeşitliliği de GÜNDERMYM’nin katma değer sunmak istediği alanlar arasında yer alıyor. Fotovoltaik ve Güneş Isıl Sistemleri alanında her yıl yüzlerce adayı sınav yapma potansiyeline sahip Başkent Üniversitesi’nin Bağlıca Kampüsü’nde bulunan GÜNDERMYM Sınav Merkezi’nde Türkiye’nin güneş enerjisi sektörünün istihdamına yön verecek işgücünü belgelendiriyoruz. Ankara’nın ilk yeşil kampüslerinden biri olan Başkent Üniversitesi’nde tesisimizi kurmuş olmanın da yeşil dönüşümün önemli bir örneği olduğuna inanıyoruz.

Eklemek istedikleriniz.

Enerji güvenliği, enerji fiyatlarında istikrar, refah ve yaşanabilir bir dünya için tek yol yenilenebilir enerji temelli dönüşümü hızlandırmaktır. Türkiye’deki yenilenebilir enerji potansiyelinin büyüklüğü göz önüne alındığında, güneş enerjisi sektörünün gelişimi, istihdam potansiyelinin artırılması, yatırımların gerçekleştirilmesi ve sürdürülebilir kapasite planlaması için daha hızlı hareket edilmesi gerekmektedir. Enerji sistemini daha güvenli, uygun fiyatlı, sürdürülebilir ve adil bir modele dönüştürmek üzere çıktığımız bu yolda, sektörümüze gösterdiğiniz ilgi ve destekler için teşekkür ediyoruz.

[1] https://www.mfa.gov.tr/surdurulebilir-kalkinma.tr.mfa#:~:text=5%2D16%20Haziran%201972%20tarihleri,%C4%B0nsan%20%C3%87evresi%20Bildirisi%20kabul%20edilmi%C5%9Ftir.

[2] https://wedocs.unep.org/bitstream/handle/20.500.11822/8825/UNEPGreenJobs_report08.pdf

[3] https://blog.dol.gov/2021/04/21/where-the-green-jobs-grow

[4] https://mc-cd8320d4-36a1-40ac-83cc-3389-cdn-endpoint.azureedge.net/-/media/Files/IRENA/Agency/Publication/2023/Sep/IRENA_Renewable_energy_and_jobs_2023.pdf?rev=4c35bf5a1222429e8f0bf932a641f818

[5] https://shura.org.tr/wp-content/uploads/2022/07/Outlook-rapor-3.pdf

[6] https://ytbsbilgi.teias.gov.tr/ytbsbilgi/frm_istatistikler.jsf

[7] www.gunder.org.tr, GÜNDER Yıllık Sektör İncelemesi, 2023

[8] https://www.solar.ist/12nci-kalkinma-planinda-gunes-enerjisi-kapasitesinin-2023-sonunda-11-350-mwa-2028-yilinda-ise-30-000-mwa-ulasmasi-hedefleniyor/

Kaynak: GÜNDERMYM Röportajı-GÜNDERGİ

*GÜNDER tarafından kurulan GÜNDER Mesleki Yeterlilik Merkezi, işgücü piyasasının ihtiyaçları doğrultusunda, çalışanların veya çalışmak isteyenlerin bilgi, beceri ve yetkinliklerinin Mesleki Yeterlilik Kurumu tarafından yayımlanan ulusal yeterliliklere uygunluğunu tespit etmek üzere TS EN ISO/IEC 17024 Standardına göre sınav ve belgelendirme faaliyetlerini yürütmek ve işletmek üzere kurulmuştur. ULUSLARARASI GÜNEŞ ENERJİSİ TOPLULUĞU TÜRKİYE BÖLÜMÜ DERNEĞİ İKTİSADİ İŞLETMESİ (GÜNDERMYM), 09.12.2022 tarihinde AB-0476-P akreditasyon numarası ile Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK) tarafından akredite edilmiş ve 01.03.2023 tarihinde YB-0342 kodu ile Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) tarafından yetkilendirilerek yetki kapsamındaki ulusal yeterliliklerde sınav ve belgelendirme faaliyetlerine resmen başlamıştır.

Bu makalede diğerleri

Görüş Belirt