Günümüz medyasında ne yana baksak, her firma yeşil enerjiyi arzuluyor, küresel ısınmaya karşı mücadele ediyor gibi görünüyor. Yüzde 100 yeşil olmak için kendi güneş, rüzgar enerjisi çiftliklerini kuranlar, satın alanlar ve hatta şebekeye fazla üretimlerini satanlar derken gerçekten “yeşil ekonomi” mi hedefleniyor; yoksa “yeşile boyamaca” mı yapılıyor ayırt etmek güçleşti. Ancak görünen o ki, “RenTechs” olarak adlandırılan “Yenilenebilir Enerji Teknolojileri ve Şirketleri” ile birlikte geleneksel enerji tedariğine olan koşulsuz güven, gittikçe azalmış durumda. Uzmanların enerji sektörünü şekillendirecek eğilimler olarak sıraladığı gelişmeler yakın geleceğin resmini çiziyor.
Hızla düşen enerji teknolojileri fiyatları nedeniyle, enerji piyasalarına giriş maliyeti gittikçe düşüyor. Güneş enerjisi maliyetlerinin 2025 yılına kadar %59 oranında düşmesi bile beklentiler arasında yer alıyor. Amazon ve Google gibi dev teknoloji firmaları, kendi ihtiyaçlarını karşılamak üzere üretim tesisleri inşa ediyor ve şimdilerde tüketicilerin enerji ihtiyaçlarını karşılamak için de sırada bekliyor. Pek çok ülke özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesine ve yeşil kalkınma planlarına çok büyük yatırımlar yapıyor. Uzmanlara göre, enerji sektörünün yerleşik firmaları büyük ölçekli fosil yakıtlı tesisleri teşvik etmek yerine, yenilenebilir teknolojilerle endüstriye yöneldikçe, geleneksel enerji firmalarının hayatta kalması gittikçe güçleşecek.
“Tüketicilerden kendi kendine yeten topluluklara”
Yenilenebilir teknolojilerin düşen maliyeti ve depolama alanında devam eden iyileştirmeler ile birlikte, “öz enerji üretimi”, özellikle konut fiyatlarının yüksek olduğu ülkelerde, daha geniş bir tüketici kesimine ulaşabilir hale geldi. Geleneksel enerji tedarikçilerinden ağzı yanan daha pek çok bireysel üreticinin, ilerleyen yıllarda özellikle enerji topluluklarına yöneleceği tahmin ediliyor.
Topluluk enerjisi ile her biri kendi ihtiyaçlarına göre enerji alıp satabilecek yerel yönetimler çoğalırken belediyeler, kendi sınırlarındaki konut sakinleri için yenilenebilir enerji üreten ve kar amacı gütmeyen bir tedarikçi kurup yerel kalkınmaya destek olabilecek yapılan haline geliyor. Kendinden üretim ve yerel güç kaynaklarını tercih eden bu türden tüketicilerin sayısı arttıkça, bilindik kamu hizmetleri anlayışının müşteri tabanında yaşanabilecek sıkıntılar nedeniyle maliyet yapısının yeniden değerlendirilmesine ihtiyaç duyulacak.
“Pillerin enerji depolama potansiyeli kanıtlanıyor”
Pillerin geleceğin enerji piyasasında etkili bir araç olabilme kabiliyeti, birkaç yıla tam anlamıyla kanıtlanabilecek. Yenilenebilir enerjiden elektrik üretme maliyetleri düştüğünde, doğru bir enerji depolama kapasitesine sahip olmak, özellikle uzun dönemde fosil yakıtları başrolden çekmek için hayati bir önem taşıyor. Son yıllarda enerji depolama maliyetlerinde yaşanan hızlı düşüş, 2020 yılına kadar maliyetlerin 190$/kWh’nin altında seyretmeye devam edeceğini gösteriyor. Araştırmalar, yenilenebilir kaynaklardan uzun vadeli enerji tedarikinde en kritik rolü pillerin oynayacağını gösteriyor.
“Yapay zeka tüketicileri kazanmaya başlayacak”
Tüketiciler açısından daha iyi hizmet ve şeffaflık sağlayacağı savunulan yapay zeka teknolojilerine güven artacak. Bu kapsam yapılan anket çalışmaları, yapay zeka kullanan firmaların satışlarında yüzde 10’luk bir artış, müşteri memnuniyeti puanlarında yüzde 73’lük bir iyileşme ve gelecek müşteri değişimlerinde ise yüzde 65’lik bir yükselme beklediklerini gösteriyor.
Teknoloji ile kuşatılmış bir dünyada, topluluk enerjisi, depolama ve yapay zeka teknolojileri ile gelen tüm bu değişikliklere ayak uydurma çabası, enerji firmalarının geleceği için yaşamsal önem taşıyor.
Esen ERKAN