Tüm canlıların varlığını ve yaşam alanlarını doğrudan etkileyen aşırı iklim olaylarının Türkiye ve dünya ekonomisi üzerindeki olumsuz etkilerini değerlendiren Escarus Genel Müdürü Dr. Kubilay Kavak, iklim dostu kalkınma için iklim değişikliği ile mücadele edebilen iklim teknolojilerine yatırımın önemine dikkat çekti. COP28’de de farklı perspektiflerde ele alınan iklim teknolojilerinin dijital teknolojilerle entegrasyonu hakkında değerlendirmede bulunan Dr. Kavak, “İklim dirençli kalkınmaya katkıda bulunacak projeleri desteklemek için kaynakların, uzmanlıkların ve finansmanın bir havuzda toplanması ve kamu-özel sektör arasındaki iş birliklerinin güçlendirilmesi gerekiyor” dedi.
2011 yılından bu yana, farklı sektörlerin ihtiyaçlarına yönelik sürdürülebilirlik çözümleri geliştiren Escarus, sürdürülebilirlik alanında sektörlere yön çizen çalışmalarını kararlılıkla sürdürüyor. İklim değişikliği ile mücadelede Türkiye’de ve dünyada sağlanan gelişmeleri yakından izleyen Escarus’un Genel Müdürü Dr. Kubilay Kavak, konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
“Deniz seviyesindeki yükselme limanlar, havaalanları ve enerji tesisleri gibi kritik altyapıları tehdit ediyor.”
Aşırı iklim olaylarının Türkiye ve dünya ekonomisi için ciddi riskler barındırdığını belirten Dr. Kavak, sözlerine şöyle devam etti: “Ekonomik çerçeveden baktığımızda aşırı iklim olayları sonucunda tedarik zinciri aksaklıkları, altyapı tahribatı, tarımsal üretim ve hayvancılıktan alınan verimin düşmesi gibi sorunlar öne çıkıyor. Bu alanlarda artan sigorta maliyetleri de büyük ekonomik kayıpların yaşanabileceğini ortaya koyuyor. Yaşanan gelişmeler, küresel ölçekte gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomileri etkileyerek gıda kıtlığına ve kontrolü zor fiyat dalgalanmalarına yol açıyor. Kıyılara yakın bölgelerdeki şehirler ve işletmeler deniz seviyesindeki yükselme ihtimali nedeniyle su altında kalma riski ile karşı karşıya yaşıyor. Söz konusu risk; limanlar, havaalanları ve enerji tesisleri gibi kritik altyapıları tehdit ediyor. Aşırı hava olayları, iklim göçlerini de gündeme getiriyor. İklim kaynaklı göçlerin, sosyal ve ekonomik sistemleri zorlayarak kaynak kullanımı üzerinde potansiyel çatışmalara ve artan güvenlik sorunlarına yol açacağı öngörülüyor.”
İklim değişikliğinin aynı zamanda bilinen enerji üretim ve dağıtım yöntemlerini de etkileyeceğini söyleyen Dr. Kavak, “Kuraklık elektrik tedarikinde beklenmedik sıkışmalara yol açabiliyor. İklim değişikliğine bağlı olarak artan ısı stresi ve vektör kaynaklı hastalıklar ise tüm dünyayı etkisi altına alan yeni sağlık sorunlarına kapı aralıyor. Yakın zamanda deneyimlediğimiz Covid-19 pandemisinde pek çok ülkede sağlık sistemlerinin yetersizliklerine şahit olduk. Pandemi ve kitlesel hastalıklar sağlık maliyetlerini artırırken ekonomilerin üzerindeki yükü de ciddi şekilde ağırlaştırıyor” dedi.
“İklime dirençli kalkınmanın sağlanması için iklim teknolojilerine yönelik yatırımlara hız verilmesi gerekiyor.”
İklim değişikliği ile etkin mücadelede mesafe kat edebilmek için sürdürülebilir ekonomik uygulamaların teşvik edilmesi, finansman kaynaklarının kapsayıcı ve verimliliği yüksek yatırımlara yönlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Dr. Kavak, “İklime dirençli kalkınmanın sağlanması için iklim teknolojilerine yönelik yatırımlara hız verilmesi gerekiyor. Günümüzde iklim teknolojilerinin pek çok kullanım alanı var. Güneş, rüzgâr vb. yenilenebilir kaynaklardan sıfır/düşük karbonlu elektrik, ısı ve buhar üretilmesi; üretilen enerjinin kayıp/kaçakların önüne geçecek şekilde yüksek verimlilikle depolanması; enerji tüketiminin yönetimi ve azaltımı için akıllı şebeke kurulumu, coğrafi bilgi sistemlerine dayalı şebeke optimizasyonu; yenilenebilir kaynaklı elektrik kullanılarak elde edilen hidrojenin (yeşil hidrojen) temiz yakıt alternatifi olarak değerlendirilmesi; ulaşımda rota optimizasyonu yazılımları ve ileri sinyalizasyon teknikleri ile emisyonun azaltılması, intermodal taşımacılığa yönelik dijital çözümlerin yaygınlaştırılması gibi alanlar bunlardan yalnızca birkaçı. İklim teknolojileri, hızlı gelişen teknolojiye paralel olarak gelişmeye ve evrilmeye devam edecek” dedi.
“İklim teknolojilerinin dijital teknolojilerle entegrasyonu iklim değişikliği ile mücadelede elimizi güçlendiren çok önemli bir alan”
İklime dirençli ve sürdürülebilir kalkınma için kamu ve iş dünyasının güçlü iş birlikleri kurması gerektiğini vurgulayan Dr. Kavak, “İklim dirençli kalkınmaya katkıda bulunacak projeleri desteklemek için kaynakların, uzmanlıkların ve finansmanın bir havuzda toplanması ve kamu-özel sektör arasındaki iş birliklerinin güçlendirilmesi gerekiyor. Teşvik düzenlemeleri yapılırken kapsamın etki odaklı bir yaklaşımla belirlenmesi önem taşıyor” dedi.
İklim dostu bir dönüşüm için öncelikle iklim teknolojilerinin ve dijital teknolojilerin birbiriyle konuşur hale getirilmesi gerektiğini vurgulayan Dr. Kavak, “İklim teknolojilerinin dijital teknolojiler ile kesişim noktalarının belirlenmesi ve bunların birbirleriyle entegrasyonunun sağlanması, çevresel verilerin daha etkin bir şekilde izlenmesini, analiz ve kontrol edilebilmesini, optimize edilmiş kaynak kullanımını ve iklim değişikliğinin etkilerini hafifletmek için yenilikçi çözümlerin oluşturulmasını sağlayacak. Nesnelerin interneti (IoT) ile çevresel izleme, enerji tüketimi ve emisyon verileri gerçek zamanlı olarak takip edilebilecek. Makine öğrenimi ve yapay zekâ kullanılarak geliştirilecek algoritmalar binalardaki, tesislerdeki ve ulaşım sistemlerindeki büyük veri kümelerinin analiz edilmesini ve kaynak tüketimlerinin optimize edilmesini sağlayacak” ifadelerini kullandı.
Bu konularda başarılı uygulamaların hayata geçirilmeye başlandığını belirten Dr. Kavak, “Yeni dijital çözümlerin yenilenebilir enerji üretimlerinin artırılmasına ve sistem dengesizliklerinin azaltılmasına katkı sağladığını görüyoruz. Dijital ortamda gerçekleştirilen iklim modelleme ve simülasyon çalışmaları ise, iklim değişikliği kaynaklı etkilerin anlaşılması ve azaltılabilmesi için daha etkin ve uygulanabilir stratejilerin geliştirilmesine olanak tanıyor. Gelişmiş sensörlerle donatılmış uydular, yeryüzündeki ve atmosferdeki değişiklikleri izleyerek iklim araştırmalarına ve afet müdahale faaliyetlerine yardımcı oluyor. İklim teknolojilerinin dijital teknolojilerle entegrasyonu iklim değişikliği ile mücadelede elimizi güçlendiren çok önemli bir alan. Ancak, bu alandaki gelişmeler veri gizliliği, siber güvenlik ve dijital altyapı kaynaklı enerji tüketimi gibi endişeleri de beraberinde getiriyor. Bu teknolojilerin kesişim alanları değerlendirilirken potansiyel riskleri de gözeterek faydaları en üst düzeye çıkaran bir denge kurulması gerekiyor” dedi.
Escarus’un bu alandaki çalışmaları hakkında bilgi veren Dr. Kavak, sözlerini şöyle tamamladı: “Escarus olarak, iklim alanındaki son teknolojileri yakından takip eden yetkin bir ekibe sahibiz. Birlikte sürdürülebilirlik yönetim sistemi kurduğumuz firmaların faaliyet alanları ve sektörlerine göre iklim odaklı teknolojik dönüşüm ihtiyaçlarını da analiz ediyor, yön gösteriyor ve bu alanda tüm iş ortaklarımızın farkındalığını artırmak için sorumluluk alıyoruz. Bu yıl, Dubai’de düzenlenen COP28 toplantılarını yakından takip ediyoruz. İklim teknolojileri vurgusunun pek çok farklı başlık altında yer bulmasını hem yenilikçi teknolojilerin artması hem de yatırımların hız kazanması anlamında olumlu buluyoruz.”