En hızlı büyüyen elektrik kaynakları olan rüzgar ve güneş, 2021’de küresel elektriğin yüzde 10’unu sağlayarak bir ilke imza attı. Küresel enerji arzında yüzde 38’e ulaşan temiz enerji payına rağmen, talepteki büyüme toparlanarak kömür kullanımında ve emisyonlarda ise rekor bir artışa yol açtı.
İklim ve enerji alanlarındaki çalışmalarıyla bilinen Londra merkezli düşünce kuruluşu Ember’in Küresel Elektrik İncelemesi 2022 (Global Electricity Review 2022) raporuna göre, rüzgâr ve güneş enerjisi 2021 yılında küresel elektrik üretiminin onda birini karşılayarak rekor kırdı. Yenilenebilir enerjinin küresel elektrik sistemini yeniden tanımlamaya başladığını belirten rapora göre, geçen yıl dünyanın en büyük 5 ekonomisi dahil olmak üzere, 50 ülkenin elektrik üretiminde rüzgâr ve güneşin payı yüzde 10’a ulaştı. Bu seviyeyi Çin, Japonya, Moğolistan, Vietnam, Arjantin, Macaristan ve El Salvador olmak üzere 7 ülke ilk kez geçen yıl geçti. 2021’de küresel elektriğin yüzde 38’i temiz kaynaklardan üretilirken kömüre dayalı üretim seviyesi ise yüzde 36’da kaldı.
“Rüzgar ve güneşin payı, 2015’ten bu yana 2 katına yükseldi”
209 ülkenin 2000-2020 dönemi elektrik üretimini, küresel enerji talebinin yüzde 93’ünü temsil eden 75 ülkenin de 2021 verileriyle hazırlanan rapora göre, Paris Anlaşması’nın imzalandığı 2015’ten bu yana rüzgâr ve güneşin payı küresel çapta 2 katına çıktı. En hızlı dönüşüm, elektrik talebinin yüzde onunun sadece son 2 yılda fosil yakıtlardan rüzgâr ve güneşe kaydığı Hollanda, Avustralya ve Vietnam’da gerçekleşti.
“Enerji üretiminden kaynaklanan emisyonların yüzde 60 oranında düşmesi gerekiyor”
Analiz, 2015’te Paris Anlaşması tarafından belirlenen iklim değişikliği hedeflerine uygun olarak kalabilmek için enerji üretiminden kaynaklanan emisyonların yüzde 60 oranında düşmesi gerektiğini gösteriyor. Petrol ve gaz fiyatları dünya çapında hala rekor seviyelerde seyrederken ve BM Genel Sekreteri dünyanın fosil yakıtlara olan “bağımlılığını” “karşılıklı garantili yıkım” olarak nitelendirirken, Ember, geçtiğimiz yıl güneşten elektrik üretiminin yüzde 23 ve rüzgardan elektrik üretiminin yüzde 14 arttığını açıkladı. Rapora göre, bu değişim iklim değişikliği taahhütlerini yerine getirme sürecinde küresel gidişatı yoluna sokabilir.
“Türkiye’de güneş ve rüzgar enerjisinin elektrik üretimindeki payı yüzde 13’ü geçti ancak…”
Türkiye, 2021’de pandemi öncesine göre elektrik talebinin en hızlı arttığı 4’üncü ülke olurken güneş ve rüzgar enerjisinin elektrik üretimindeki payı yüzde 13’e yükseldi. Ancak analize göre, Türkiye’nin daha fazla yenilenebilir enerji dönüşümü için daha iddialı hedeflere ihtiyacı var.
Öte yandan, Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı savaş, küresel enerji krizini kötüleştirirken ülkelerin iklim hedeflerine ulaşırken aynı zamanda enerji geleceklerini nasıl güvence altına alacakları sorusunu da gündemde tutuyor. Ember’in küresel lideri ve raporun yazarı Dave Jones, “Ukrayna, hükümetlerin yenilenebilir enerji yatırımlarına yönelmesini sağlamak için bir dönüm noktası olmalı. Yerli elektrik arzı sağlamak ve pahalı fosil yakıtlara olan bağımlılıklarını azaltmak istiyorlar. Doğal gazın fiyatı 10 kat arttı ve bu süreçte enerji kaynaklarında geçiş yapmak için ellerinden gelen her şeyi yapmalılar.” ifadelerini kullandı.
EMBER’ın da yer aldığı araştırmalar, doğru destekler ile 2025 yılına kadar AB’nin Rusya’dan sağladığı doğal gaz ithalatının yüzde 66’sının hızlı bir şekilde temiz enerji ile yer değiştirebileceğini gösteriyor.
Photo Credit: Amol Mande adlı kişinin Pexels‘daki fotoğrafı