GÜNDER, Güneş Enerjisi Sektörünün yol haritasının belirlenmesi için Yol Haritası Çalıştayı Organize Etti. Dr. Değer Saygın, SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi ve Yenilenebilir Enerji Potansiyelimizi Anlattı.
Dr. Değer Saygın Öncelikle SHURA’nın Hedefleri Hakkında bilgi verdi.
SHURA;Türkiye’de enerji sektörünün tüm paydaşları için;
- Ortak bir değerleme platformu olarak;
- Teknoloji, ekonomi ve enerji politikaları ile ilgili
- Versi bazlı tarafsız, bağımsız teknik araştırma ve analizlerle
- Türkiye’nin enerji dönüşümü ile ilgili tartışmalara katkıda bulunmayı hedefliyor.
Saygın; SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi’nin ; European Climate Foundation (ECF), Almanya’nın enerji konusundaki en etkin düşünce kuruluşu Agora Energiewende ve Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi (İPM) ortaklığında kurulduğunu söyledi. Kısaca SHURA’nın kuruluşuna da Değinen Saygın SHURA’Nın Aralık 2017’de kurulduğunu merkezinin Karaköy IPM/Sanabcı Üniversitesi Minerva Han’da olduğunu belirtti. Rasemi tanıtımının 6 Mayıs’ta yapıldığını dile getirdi.
Saygın Dünyada üretilen elektriğin yaklaşık ¼’nün yenilenebilir enerjiden sağlandığını ifade ederek Güneş Enerjisinden Elektrik üretme payını %1 civarında olduğunu ama çok daha büyük potansiyeli olduğunu vurguladı.
2012’den bu yana bakıldığından artık yenilenebilir kaynakların öne çıktığını ve 2017 senesine bakıldığında ise Güneş Enerjisinden elektrik üretilmesinin ilk defa rüzgardan sağlanan enerjisi geçtiğini ifade ederek 94 GW ‘lık bir kurulu gücün sisteme girdiğinin altını çizdi. Bunun nedenlerinin başında da özellikle Güneşte düşen elektrik üretim maliyetlerinin bunda etkili olduğunu söyledi. Ayrıca önümüzdeki 3 yıl içinde bu maliyetin rüzgar seviyesine yani 6 cent’ler civarına düşeceğini öngörüyor. Saygın ayrıca bunun Dünya’daki Güneş be Rüzgar İhale sonuçlarından da görülebileceğini vurguladı.
Çatı tipi Güneş Enerji Sistemleri hakkında da bilgi veren Saygın; yıllardır Almanya ve Amerika’daki uygulamalar hakkında veriler iletti. Ayrıca gelecek hakkında neler beklendiğini vurgulayan Saygın teknolojik gelişmelerle birlikte maliyetlerin iyice düşeceğini ve sektörün buna bağlı ilerleyeceğini belirtti. İşin Politik yönüne bakıldığında ise Günümüzde 150 ülkenin yenilenebilir enerji hedeflediğini ve bunlardan 126 tanesinin farklı politika ve mevzuatlar geliştirdiğini ortaya koydu.
Saygın Teknoloji, sistem işletimi ve yönetimi yeni iş modelleri, piyasa tasarımı ve politika araçları alanındaki gelişmelere de değinerek bunlarda öne çıkan unsurların; Akıllı şebekeler, Enterkonneksiyon ve daha güçlü şebeke sistemleri, Enerji Depolama , Enerji yönetim ve sistem yönetinde güvenilirlik ve kalitenin arttırılması, AR-GE çalışmaları, Yeni elektrik piyasa , iş ve finansman modelleri olduğunu belirtti.
SHURA’nın Türkiye ile ilgili çalışmalarına da değinen Saygın; SHURA’nın çalışması hakkında Türkiye’nin ilk yenilenebilir enerji şebekesi entegrasyonu olduğunu, Çalışmanın TEİAŞ’ın mevcut çalışmalarını tamamlayıcı nitelikte olduğunu, 2026 yılında planlanan Güneş ve Rüzgar Kurulu gücünü ikiye katlayarak40GW erişilmesinin sistem planlama ve operasyona büyük bir etkisi olmayacağını , Herhangi bir ek iletim şebeke yatırımı maliyeti olmayacağını, Rüzgar ve Güneş santrallerinin yerel şebeke kapasitesi ve toplam elektrik talebi dikkate alınarak seçildiği ve sistem esnekliği arttırıldığı takdirde kurulu gücün 3 katına çıkarılmasının az maliyetle mümkün olacağını, Söz konusu bulguların enerji planlayıcılarına öncelikli alanlar hakkında ve Türkiye Elektrik sektörüne düşük karbonlu enerji yol haritasının ilk adımı konusunda bilgi sağlamak olduğunu, raporun detaylı sunumun Mayıs, Haziran aylarında sektörde farklı kamu ve özel sektör paydaşlarıyla paylaşılacağını ifade etti.
Saygın bu analizin Türkiye bazında ilk kez yapıldığına dikkat çekti. Ayrıca Elektrik iletim sisteminde yenilenebilir kaynakların artan payını analiz eden çalışmanın sonuçları heyecan verici olduğunu dile getirerek, “Türkiye’de, rüzgâr ve güneş enerjisinden sağlanması öngörülen artışı, TEİAŞ’ın 2026 yılına kadar planladığı iletim şebekesi yatırımına ek bir maliyet gerektirmeden iki katına çıkarabiliyor. Böylece bu kaynaklardan üretilecek elektrik, toplam tüketimin %20’sinden fazlasını karşılayabilecek düzeye geliyor. Başka bir deyişle, Türkiye’nin 2026’da rüzgâr ve güneş kurulu gücünü 40 bin MW’a çıkarmasının elektrik sistemi altyapısına büyük bir etkisi yok. Bu sistem operatörü, kamu kurumları, enerji planlayıcıları ve yatırımcılar nezdinde çığır açacak bir bulgu. Yenilenebilir enerji gelişimine dair bu rapor, Türkiye’nin enerji sisteminde büyük ölçekli bir dönüşüme ışık tutabilir” dedi.