Küresel enerji tüketimi 2018 yılında yüzde 2,3 artış ile 2010’dan bu yana ortalama büyüme oranının iki katına yükseldi. Enerji talebinde en büyük pay sahibi elektrik sektörü olurken doğal gazın ardından yenilenebilir kaynaklara olan talep arttı. Enerji verimliliğindeki küresel ilerleme zayıf bir gelişme gösterirken yüksek enerji tüketiminin sonucu olarak, CO2 emisyonları yıllık bazda yüzde 1,7 oranında artarak 33,1 gigatona yükseldi.
Esen ERKAN @Enerji Panorama Dergisi
Dünya genelinde enerji talebi son on yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Güçlenen küresel ekonomi ve gelişmekte olan bölgelerde artış gösteren ısıtma ve soğutma talebi nedeniyle yüzde 2,3 büyüme kaydedildi. Uluslararası Enerji Ajansı IEA’nın Küresel Enerji ve CO2 Durum 2018 Raporu (Global Energy & CO2 Status Report), enerji talebindeki büyümeden yüksek elektrik talebinin sorumlu olduğunu açıkladı. IEA’ya göre, elektrik sektörü geleceğin yakıtı olarak konumlanırken küresel elektrik talebi 2018’de yüzde 4 artarak 23.000 terawatt-saat (TWh) seviyesine yükseldi.
“Doğal gaz tüketimi artıyor; kömür durağan”
2018 yılında yüzde 1,3 oranında artış gösteren petrol talebinde en büyük büyüme ABD ve Çin’den sağlandı. Japonya’da ve Kore’de petrole olan talep düşerken Avrupa’da ise özellikle ulaşımda artan elektrifikasyon ile birlikte durgunluk yaşanmaya devam ediyor. Doğal gaz tüketiminde ise 2010 yılından bu yana görülen en büyük artış ile yüzde 4,6 oranında büyüme kaydedildi. Doğal gaz, 2018 yılında enerji talebinde gerçekleşen toplam artışın yaklaşık %45’inden sorumlu oldu.
Küresel petrol ve gaz talebindeki en büyük artışın sahibi Amerika Birleşik Devletleri, 1971’de başlayan IEA analizlerinin başlangıcından bu yana görülen en hızlı yükseliş ile gaz tüketimini bir önceki yıla göre yüzde 10 arttırdı. Geçen yıl ABD’nin gaz talebindeki artış, İngiltere’nin mevcut gaz tüketimine eşdeğer olarak gerçekleşti.
Çin’de yeni eklenen kapasiteler ve Japonya’daki dört nükleer reaktörün yeniden başlatılması sonucunda, 2018 yılında nükleer enerji yüzde 3,3 oranında büyüdü. Dünya çapında nükleer üretim, enerji talebindeki artışın yüzde 7’sini karşıladı.
Küresel gaz talebi, bir önceki yıla göre %4.6 artarak 2010’dan bu yana en hızlı şekilde arttı. Petrol talebi %1,3 arttı, kömür tüketimi ise %0,7 arttı. Petrol ve kömür birlikte küresel talep artışının dörtte birini oluşturdu.
2018’de tüm yakıtlara olan talep artarken iki yıl üst üste gerçekleşen bu büyümenin yaklaşık %70’ini fosil yakıtlar karşıladı. Talep artışında pay sahibi ülkeler arasında Çin, ABD ve Hindistan başta gelmeye devam ediyor. Kömürün ise iki yıl üst üste yaşanan talep artışına rağmen, küresel enerji karmasındaki rolü zayıflıyor. Kömür talebinde son 10 yılda görülen yıllık yüzde 4.5’lik büyüme oranında ciddi bir düşüş yaşanarak geçtiğimiz yıl yüzde 0.7’lik bir artış kaydedildi. Öte yandan, kömür kaynaklı elektrik üretimi, enerjiyle ilgili tüm karbondioksit emisyonlarının yüzde 30’unu oluşturmaya ve en büyük emisyon üreticisi olmaya devam ediyor.
“Nihai enerji tüketiminde elektriğin payı yüzde 20”
Son 10 yılda küresel enerji sektöründeki ilerlemeye, hızla artış gösteren rüzgar ve güneş kaynaklı elektrik üretimi öncülük ediyor. 2018 yılında, yenilenebilir kaynaklara talep yüzde 4 artarak küresel enerji talebindeki büyümenin neredeyse dörtte birini oluşturdu. Küresel elektrik talebindeki bu hızlı büyüme ile birlikte nihai enerji tüketiminde elektriğin payı yüzde 20’ye ulaştı.
Birincil enerji talebindeki büyümenin yarısından sorumlu olan elektrik talebindeki büyümeye en büyük katkıyı yenilenebilir enerji kaynakları sunarken Çin, hem rüzgar hem de güneş enerjisi açısından yenilenebilir enerji sektörünün lideri konumunda yer almayı sürdürüyor. Ancak IEA’ya göre, yenilenebilir enerji kaynaklarındaki bu büyüme, küresel elektrikteki talep artışını karşılamak için yeteri kadar hızlı değil.
“Emisyonları azaltmak için daha acil eylemlere ihtiyaç var”
IEA’nın CEO’su Fatih Birol, küresel enerji talebindeki büyümenin neredeyse yarısını oluşturan doğal gaz için altın bir yıl olduğunu belirterek şu açıklamalarda bulundu: “En büyük kazanç, geçen yıl tercih edilen yakıt olan doğal gazdan geliyor ve toplam enerji talebindeki artışın yaklaşık %45’ini oluşturuyor. Yenilenebilir enerjilerdeki büyümeye rağmen, küresel emisyonlarda artış ise devam ediyor. Yenilenebilir enerji çözümlerinin geliştirilmesi, emisyonların azaltılması ve karbonun yakalanması, tutulması, kullanılması ve depolanması da dahil olmak üzere teşvik edici yatırımlara ve daha acil eylemlere ihtiyaç var”.
Küresel ekonominin yüzde 3,7 oranında genişleyerek son 10 yılın yıllık ortalama yüzde 3,5 olan büyüme hızını aşması ile birlikte, enerji talebi de artış göstermiş oldu. Çin, Amerika Birleşik Devletleri ve Hindistan gibi en fazla emisyon üreten ekonomiler, büyüme ile gelen enerji talebindeki bu artışın da yüzde 70’inden sorumlu.
Enerji tüketiminin artması ile birlikte küresel enerji kaynaklı CO2 emisyonları yüzde 1,7 artışla 33,1 Gt CO2 seviyesine yükseldi. Kömürle çalışan elektrik üretim santralleri enerjiyle ilgili karbondioksit emisyonlarının yüzde 30’undan sorumlu tutuluyor.
İklim değişikliğinin artan mevsimsel etkileri ile birlikte, ortalamadan daha sıcak geçen yazlar ve daha soğuk geçen kışlar, küresel enerji tüketiminin artışını tetikliyor. Kışın doğal gaz tüketimi, yazın soğutma sistemleri için elektrik kullanımı ile birlikte, küresel enerji talebindeki artışın beşte biri değişen hava koşullarından kaynağını alıyor.