“Enerjinin geleceği düşük karbonlu teknolojilerde”

Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsü (IEEFA) Uluslararası Enerji Ajansı’nın (UEA) her yıl yayımladığı “Dünya Enerji Görünümü” raporu DEG’in 2018 yılı verilerini yorumladı. Raporda, enerji kaynaklı karbon emisyonları...

2364 0
2364 0

Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsü (IEEFA) Uluslararası Enerji Ajansı’nın (UEA) her yıl yayımladığı “Dünya Enerji Görünümü” raporu DEG’in 2018 yılı verilerini yorumladı. Raporda, enerji kaynaklı karbon emisyonları Paris Anlaşması’nın hedeflerine rağmen yükselmeye devam ederken kömürün uzun vadede düşüşe geçtiği belirtiliyor. 

Esen ERKAN

Dünya Enerji Görünümü raporunun 2018 baskısı, en yeni verilerin, teknoloji trendlerinin ve politikaların 2040’a kadar enerji sektörü için ne kadar önemli olabileceğini gösteren güncellenmiş bir analiz sunuyor. Hükümetlerin açıkladığı politika hedefleri ve sürdürülebilirlik adlı iki senaryo sunan rapor, sürdürülebilir kalkınma hedeflerini karşılamak için yol haritası sunuyor. Enerji kaynaklı hava kirliliğini ele alan ve enerjiye evrensel erişimi amaçlayan Paris Anlaşması ile paralel olarak, küresel sıcaklık artışının sınırlanması gerektiğine dikkat çekiyor.

IEEFA Avustralya ve Asya Enerji Finansmanı Çalışmaları Direktörü Tim Buckley, “2018 Dünya Enerji Görünümü” raporunun Yeni Politikalar Senaryosu’na göre küresel kömür talebinde yaşanacak düşüşleri yorumladı: “UEA’nın ister Yeni Politikalar Senaryosu’nu, ister daha gerçekçi olan Sürdürülebilir Kalkınma Senaryosu’nu ele alalım, senaryoların her ikisi de küresel kömür ticaretinde yıllık yüzde 3,7’lik bir düşüş öngörüyor. Sıfır emisyonlu teknolojilerin kömürün yerini aldığını görebiliyoruz.” dedi.

Buckley: “Sürdürülebilir Kalkınma Senaryosu’nda, küresel elektrik sektöründeki kömür kullanımı, 2040’da yüzde 80 azalarak 732 milyon ton kömür eşdeğerine (Mtce) düşeceğini öngörüyoruz.” dedi.

Küresel kömür talebinde 2017’de yüzde 4,9’luk bir düşüş öngörmüş olan UEA, DEG 2018 raporunda, projeksiyonlarını yenileyerek, 2040’da küresel kömür talebinde tahmin ettiğinden yüzde 3,5’lik daha fazla düşüş yaşanmasını öngörüyor. DEG raporlarında sadece son iki yılda kömür talebindeki düşüş tahminlerinde yapılan revizyon toplamı yüzde 8,3. Bu oran Avustralya’nın 2017’deki kömür ihracatının üç katına tekabül ediyor.

UEA’nın 2018 Yeni Politikalar Senaryosu 2040 için 4.412 milyon tonluk kömür talebi öngörürken, Sürdürülebilir Kalkınma Senaryosu 1.609 milyon ton kömürle yüzde 64 daha düşük bir kömür talebi öngörüyor.

“Sigorta kuruluşları birbiri ardına kömür sigortalarını sınırlandırdı”

AXA, Allianz SE, Zurich Sigorta Grubu, SwissRe, MunichRe ve SCOR ve bu ay aralarına katılan Generali ile birlikte yedi sigorta şirketi kömür projelerini sigortalama konusuna ciddi limitler koydu. Bu gelişmeler, dünyanın en büyük kömür finansörlerinden Standart Chartered ve Marubeni Şirketi’nin Eylül 2018’de kömürden tamamen çıktıklarını açıklamasının ardından yaşandı.

Raporun Yeni Politikalar Senaryosu’na göre, 2040’tan çok önce kömürün yerini doğal gaz ve güneş alacak. UEA 2040’ta güneş maliyetlerinde yıllık yüzde 3,75’lik bir düşüş öngörüyor. Bukley, daha az maliyetli yeni çözümlere doğru teknolojik dönüşümün kaçınılmaz olduğunun altını çiziyor.

DEG 2018 raporunda yer alan Yeni Politikalar Senaryosu’na göre, günümüzde yüzde 19 olan elektriğin toplam nihai enerji tüketimindeki payının 2040 yılına kadar yüzde 24’e yükselmesi bekleniyor. Elektrik enerjisi talebinin iki katı hızla artması ve elektrik talebinin bir bütün olarak artış göstermesi ile birlikte geleceğin düşük karbonlu teknolojilerde olduğunu belirten raporun vurguladığı diğer noktalar şöyle:

“Güneş devriminden sadece doğal gaz çıkacak”

Dünya Enerji Görünümü 2018 raporuna göre, güneş enerjisi, 2040 yılına kadar giderek daha önemli hale gelecek ve doğal gaz hariç tüm diğer enerji türlerinden daha yüksek küresel üretim kapasitesi sergileyecek. Raporda, geçen yılki Dünya Enerji Görünümü 2018 raporuna kıyasla, doğal gaza olan talebin yılda yüzde 1.6 oranında artarak 2040’daki doğal gaz talebinin 100 milyar metreküpe ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu yükselmenin başlıca nedeni, Çin’in hava kirliliğini azaltmak için gittikçe artan politik çabalarına bağlanıyor. Bunu başarmak için Çin, gaz talebini üçe katlamış durumda.

IEA Genel Direktörü Dr. Fatih Birol konuyla ilgili açıklamasında: “Çin dünyanın en büyük doğal gaz ithalatçısı haline geliyor ve Japonya’yı soluyor ve bunun da gaz piyasaları ve gaz fiyatları için büyük etkileri olacak.” dedi.

“Otomobiller için petrol kullanımı 2025 yılına kadar zirveye çıkabilir”

Dünya Enerji Görünümü 2018 raporu, elektrikli araçların (EVs) yaygınlaşması ile motorlu taşıtlar için petrol talebinin önümüzdeki yedi yıl içinde zirveye ulaşabileceğini belirtiyor. Özellikle otomobillerde kullanılmak üzere küresel petrol talebi şu anda günde 21.4 milyon varil petrol üretiyor.

Yollardaki taşıt sayısı, nüfus artışları ve gelişmekte olan ülkelerdeki yükselen gelirlere paralel olarak hızla artış gösteriyor. Tahminler, 2020’lerin sonunda petrol talebinin günde 23 milyon varile ulaşacağını gösteriyor. Bu tarihten sonra, otomobillerde potansiyel olarak %80’lik bir artışa rağmen, 2040 yılına kadar mevcut seviyelere düşmesi bekleniyor. Ajans, tüm ticari ulaşım biçimlerinde toplam petrol tüketiminin 2040 yılına kadar artacağı tahmininde bulundu, ancak son yirmi yıl boyunca görülen seviyenin yarısında.

IEA, 2025’ten sonra, verimlilik önlemlerinin ve alternatif yakıtların talebi bastırmaya devam edeceğini belirterek geleneksel benzin veya dizel otomobil yerini daha fazla yakıt tasarrufu sağlayan EV’lerin alacağını belirtti. IEA’ya göre, bu durum gelişmekte olan ülkelerdeki artan sayıda otomobilin sera gazı emisyonları açısından sahip olacağı olumsuz çevresel etkileri telafi edebilir.

“Ek fosil yakıt projeleri için boş kapasite yok”

Petrol ve gaz endüstrisinin uğraşmak zorunda kalacağı bir diğer konu da, dünyadaki karbon kapasitesinin yaklaşık yüzde 93’ünün 2040’a kadar kullanımda olduğu gerçeği ile yüzleşmek. Bu, iklim değişikliği etrafında uluslararası hedeflere ters düşmeden, bu dönemde geliştirilecek fosil yakıt projeleri için çok az alan olduğu anlamına geliyor.

Fatih Birol, İngiliz Guardian’a konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu: “Karbondioksit emisyonu yayan santralleri inşa etmek için yerimiz yok. Başka bir şey yapmasak bile karbon bütçesinin yüzde 95’ini tüketiyoruz. Gelecekteki karbon salınımlı projeleri inşa etmek ve sıcaklık artışlarını, iklim değişikliği konusunda Paris Anlaşması’nın merkezi bir amacı olan 2 ila 1.5 derece arasında sınırlamak, mevcut altyapının temizlenmesini gerektiriyor.”

IEA, mevcut projelerin, 2040’a kadar 550 gigaton CO2 üreteceğini ve gelecekteki altyapı için yalnızca 40 gigatonnes emisyon bırakacağını hesaplıyor.

“İklim değişikliğini azaltmak için hükümet politikaları kritik öneme sahip olacak”

Dünya Enerji Görünümü 2018 raporunun Yeni Politikalar Senaryosunda planlanan mevcut ve gelecekteki politikalara göre, bir şey açık görünüyor ki ulusal hükümetler, gelecekteki küresel enerji karması yönünde önemli bir rol oynayacak. Birol, “Analizimiz, küresel enerji yatırımlarının yüzde 70’inden fazlasının hükümetler tarafından yönetileceği mesajını açıkça veriyor. Dünyadaki enerjinin kaderi, hükümetlerin elinde bulunuyor. Doğru politikaların ve uygun teşviklerin oluşturulması, enerji kaynaklarının güvence altına alınması, karbon emisyonlarının azaltılması, şehir merkezlerinde hava kalitesinin iyileştirilmesi, Afrika ve diğer yerlerdeki enerjiye erişimin yaygınlaştırılması gibi ortak hedeflerimizi karşılamak için kritik öneme sahip olacak.” dedi.

Bu makalede diğerleri

Görüş Belirt