Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) fosil yakıtlardan yenilenebilir enerjiye doğru yönelen küresel geçiş sürecinin potansiyel etkilerini “Yeni Bir Dünya: Enerji Dönüşümünün Jeopolitiği” adlı raporda inceledi. Rapor, geçiş sürecine uyum gösteremeyen ülke ve endüstrilere çözüm olarak uluslararası iş birliklerinin güçlendirilme önerisinde bulunuyor…
Esen ERKAN @Enerji Panorama Dergisi
Photo by rawpixel.com from Pexels
IRENA, yenilenebilir enerjinin küresel çapta genişlemesinin jeopolitik etkilerini incelediği raporda; kömür, petrol ve gazın azalan önemi ile birlikte jeopolitik güç yapılarında büyük değişiklikler olacağını öngörüyor. Statnett, Engie, Enel gibi enerji şirketlerinin yanı sıra DNV GL ve Rocky Mountain araştırma enstitülerinin katkı sunduğu çalışma, Norveç, Almanya ve Birleşik Arap Emirlikleri hükümetleri tarafından finanse edildi. Rapora göre, çağa uyum sağlayamayan uluslar ve endüstrilerde geçişin iyi yönetilmemesi, uluslararası tehlikelere yol açabilir. Geçişin gerçekleşeceği hız ve sahip olacağı etkiler çeşitlik gösterse de tüm tarafların için diyalog çağrısı yapılıyor.
Küresel enerji geçişinden, jeopolitik istikrarsızlığa…
“Yeni Bir Dünya: Enerji Dönüşümünün Jeopolitiği” başlıklı rapor, enerji dönüşümünün ülkeler, hükümetler ve vatandaşlar üzerinde nasıl etkileri olacağını analiz ediyor. Rapor, yenilenebilir enerjiye yönelen küresel geçiş sürecinin, fosil yakıtların yükselişe geçtiği erken sanayi devrimine benzer jeopolitik istikrarsızlıklara neden olabileceğini vurguluyor.
IRENA’ya göre, jeopolitik ve güç dinamiklerinde değişimler içeren bu süreç, uzun dönemde çoğu ülkenin enerji bağımsızlığını ve güvenliğini güçlendirecek. Öte yandan, fosil yakıtlara bağımlı olan devletler sürece uyum sağlayamadıkları takdirde, ihracatları azalırken Çin gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yoğun yatırım yapan devletlerin ise küresel güçleri artacak. Değişiklikler karşısında strateji geliştiremeyen ülke ve sektörler, zorlu bir uyum süreci ile karşı karşıya kalırken, küresel enerji geçişinin iklim değişikliği, refah ve sürdürülebilir kalkınmayı ise her koşulda teşvik edeceği vurgulanıyor.
Analize göre, küresel enerji geçişinin üç temel özelliği bulunuyor:
- Enerji verimliliğinde artışlar,
- Yenilenebilir enerjinin büyümesi,
- Günümüzde ulaşım ve ısıtma gibi fosil yakıtlara dayanan son kullanım sektörlerinin elektrifikasyonu.
Bu üç boyuttaki değişim ise 6 farklı eğilimle yönlendiriliyor:
- Yenilenebilir enerjinin azalan maliyeti,
- İklim değişikliği ve hava kirliliğine yönelik eyleme geçme ihtiyacı,
- Çoğu ülkenin yenilenebilir enerji hedeflerini benimsemesi,
- Teknolojik yenilikler,
- Fosil yakıtları bırakan kurumsal ve yatırımcı eylemler,
- Kamuoyunun artan ilgisi.
Çin küresel liderlik sunacak
Raporda, yenilenebilir enerji kaynakların tüm ülkelerde yaygın olarak kullanılabilirliği, kendilerini tüketmeyen akış kaynaklarının olması ve çoğu yenilenebilir kaynağın neredeyse marjinal maliyetinin bulunmaması, fosil yakıtlar ile arasındaki temel farklılıklar olarak özetleniyor. Sıralanan 6 eğilimin bir ülkeyi nasıl etkilediği ise fosil yakıt ithalatına ve yenilik kabiliyetine olan bağımlılık oranları ile belirleniyor.
Örneğin; ABD fosil yakıt tedariklerinde kendine yeterliliğe ve yeni teknoloji gelişiminde güce sahip olması nedeniyle fayda sağlamak için iyi bir konuma sahip. Çin, yenilenebilir enerji ekipman imalatındaki maliyetleri azaltan rekabet gücü ve yenilenebilir enerjiye büyük yatırımlar çekme kabiliyeti ile geçiş sürecinin küresel lideri olarak görünüyor. Güney Asya ve gelişmekte olan küçük ada devletleri, fosil yakıt ithalatının düşük maliyetlerinden en çok yararlanan ülkeler olarak sıralanırken, Sahra altı Afrika’nın bazı ülkeleri fosil yakıt gelişimini tamamen atlayabilir. Öte yandan, Rusya, Orta Doğu ve Kuzey Afrika gibi fosil yakıt ihraç eden ülkelerin, azalan fosil yakıt gelirlerine uyum sağlamada zorluklar ile karşı karşıya kalmaları bekleniyor.
Enerjide yeni liderler ortaya çıkabilir ama…
Geçiş sürecinin yeni enerji liderleri için fırsatlar yaratabileceğini belirten analiz, Şili’nin güneş enerjisi kaynakları veya Brezilya’nın biyoyakıt kapasitesi ile yenilenebilir enerji ihracatçısı konumuna geçebileceğini belirtiliyor. Bolivya, Moğolistan ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti ise yenilenebilir teknolojilerin depolanarak dağıtılması için gerekli minerallerin tedariki yönünden, Çin’in imalatını tamamlayıcı rol üstlenebilecek. Ancak yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygın kullanılabilirliği ve çeşitliliği nedeniyle bu ülkelerin bugünün fosil yakıt ihracatçıları gibi küresel enerji arzının hakimi olmaları ise beklenmiyor.
- Enerji geçişi, “fosil yakıtların temeli üzerine inşa edilenden çok daha farklı” bir dünya yaratacak.
- Genel olarak, enerji geçişi enerji ile ilgili çatışmalarda uzun vadeli bir düşüş yaşayan çoğu ülkenin enerji bağımsızlığını ve enerji güvenliğini güçlendirecektir.
- Çoğu ülke fayda sağlamaya devam ederken, fosil yakıt ihraç eden ülkeler ihracat gelirlerinin ve küresel etkinin azalmasıyla mücadele edecek.
- Bu zorluklara rağmen, enerji geçişi iklim değişikliği ile mücadelede, refah ve sürdürülebilir kalkınmanın teşvik edilmesinde büyük rol oynayacak.
AFRİKA İÇİN ÖNEMLİ BİR FIRSAT VAR
Rapor, depolama teknolojileri için gereken stratejik maddelerle ilgili ise paradoksa işaret ediyor. Geçiş, dünyanın bazı bölgelerinde enerji bağımsızlığını artırırken az sayıda bulunan kobalt gibi madenlerin konsantrasyonun yüksek olduğu Afrika ülkelerine bağımlılığı artıracağını belirtiyor. Enerjinin kaynaklar tarafından değil, teknoloji tarafından yönlendirildiği bu süreçte, Afrika’nın jeostratejik öneminin artması, kıtanın kalkınması için “büyük bir fırsat” olarak görülüyor.